Güçlü Rakipler ve Gümrük Vergisi Savaşları
Güçlü rakipler her geçen gün daha da çoğalıyor; uzun bir süredir Amerika Birleşik Devletleri ile dünyanın diğer devletleri arasında gümrük vergileri savaşını seyrediyoruz. Amerikan başkanı Trump’ın Amerika’ya ihracat yapan ülkelere koymak istediği gümrük vergilerinden bahsediyoruz.
“Beni ilgilendirmiyor” demeyin, mutlaka okumanız gereken bir yazı bu.
Amerikan başkanı Trump kendine göre hesaplarla Amerika’nın ticaret yaptığı ülkelere yüksek gümrük vergileri koyuyor. Bugüne kadar Amerika’ya % 1,5 gümrük vergisi ile ihracat yapan Avrupa Birliği ülkeleri birdenbire kendilerine %15 gümrük vergisi konulduğunu öğrendiler.
Birden bire çok yüksek gümrük vergileri ile karşılaşan Brezilya ve Kanada pazarlığa oturmadılar, bu vergiler nedeniyle Amerika’da kaybettikleri pazarlar yerine Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinde yeni pazarlar geliştireceklerini açıkladılar.B u da bize güçlü rakipler gelmesi anlamına geliyor. Bugüne kadar Amerika’ya %1,5 vergiyle ihracat yapan Avrupa ise birden bire %15 ihracat vergisi ile karşılaştı.
Avrupa Birliği’ndeki pek çok firma bu şartlarla bugüne kadar Amerika’ya yaptıkları ihracatı sürdüreceklerini, bu vergiler nedeniyle de çok ciddi zarara uğrayacaklarını açıkladılar. Onlar da bugüne kadar Amerika ile yaptıkları ticaret yerine Brezilya, Kanada, Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinde yeni pazarlar yeni müşteriler geliştireceklerini açıklıyorlar birbiri ardından.
Güçlü Rakiplerin Türkiye Pazarına Girişi
Bunlar önümüzdeki birkaç ay içinde güçlü firmaların Türkiye’de de satış faaliyetine girebileceklerinin sinyalleri. Yani diğer bir deyişle Amerika’daki pazarını yüksek gümrük vergileri nedeniyle kaybetme noktasına gelen firmalar ciro açıklarını kapatmak için Türkiye’de de müşteri edinmeye çalışacaklar.
Bu firmalar Amerikan pazarı gibi zor, rekabetçi ve yüksek standartlar gerektiren bir pazarda edindikleri tecrübeyi Türkiye’de ciddi bir pazar payı kazanmada kullanacaklar. Bu güçlü rakiplerle nasıl baş edeceğinizi biliyor musunuz?
Peki, Ne Yapmalı?
Satış, Pazarlama ve Müşteri Hizmetlerini Güçlendirin
Teknik ürünler üreten çoğu şirketin patronları, yöneticileri daha iyi ürünler geliştirmeye odaklanır, satış, pazarlama ve müşteri hizmetlerini ikinci planda görürler. Bunun da nedeni şirketi kuran patronların teknik kökenli olmaları, yüksek kaliteli makine tasarlama ve imal etmekten iyi anlamaları ama satıştan pek de fazla anlamamalarıdır.
Ancak artık bu yeterli olmayacak. Pazarlama, satış ve müşteri hizmetleri alanlarında da teknoloji alanında oldukları kadar güçlü olmak zorunda kalacaklar.
Çünkü artık karşılarına dünyanın en zor pazarlarından biri olan Amerika’da kendini geliştirmiş güçlü rakipler çıkacak.
Şirketler pazarlamayı ihmal etme lüksüne sahip olmayacaklar, birkaç satıcı alıp “hadi gidip satın” diyerek satış ekiplerini organize edemeyecek, satıcılarını dünyada satış ekipleri nasıl yönetiliyorsa öyle yönetmek zorunda olacaklar.
“Gelen şikayetlere hepimiz cevap veriyoruz” deme dönemini kapatıp müşteri hizmetlerini dünyada müşteri hizmetleri son 30 senedir nasıl yönetiliyorsa öyle yönetmek zorunda kalacaklar. Çünkü karşılarına bu şekilde organize olmuş rakipler çıkacak. Hayatta kalmak için bu rekabete şimdiden hazırlanmak gerekecek.
AR-GE ve ÜR-GE’yi Güçlendirin
Ürünleri geliştirmek için AR-GE ve ÜR-GE bölümlerini ciddi şekilde organize etmek ve faaliyetlerini planlı şekilde yürütmek olmazsa olmaz olacak.
Yeni ürünleri çıkarmak için hedefleri koymak ve bu hedefleri zamanında %100 başarıyla gerçekleştirmek hayati önem taşıyacak ve sizi de güçlü rakipler klasmanına taşıyacak.
Sürekli yeni ürünler ve yeni geliştirmeler çıkartan bir firma müşterinin gözünde güvenilir çalışma partneri olarak görünür. “Bugün olduğu kadar yarın da yeni çıkacak ihtiyaçlarıma cevap verecek bu firma” dedirtir.
Bu tür firmalar fiyat rekabetine girmeden gelecek vaatleri ile müşterinin kalbini çerler. Ya siz de müşterinin gözünde bu tür bir firma olacaksınız, ya da gelecek vade olmayan bir firma olarak kalacaksınız. Tercih sizin.
Globalleşmeye Hazırlanın
Sadece Türkiye pazarında başarılı olmak yeterli olmayacak, ihracatta da kendilerine ciddi hedefler koymak zorunda kalacaklar. Öncelikle cirolarının en az %50’sini ihracattan kazanmaları gerekecek.
Arkasından da ihracatçı olmaktan çıkıp “global firma” olmaya geçmeleri gerekecek. Yani seçecekleri hedef ülkelerde ofislerini kurup, o ve çevre ülkelerde oralı bir firma olarak çalışmayı öğrenecekler.
Yani ihracatçı bir firma olmaktan global bir firma olmaya geçecekler. Türkiye merkez ofislerinin olduğu ülke olarak kalmaya devam ederken cirolarının büyük kısmını uluslararası pazarlardan elde edecekler.
Kulağa zor geliyor ama inanın şirketinizi bambaşka boyutlara taşıyacak bir çalışma bu.
Şirketin yöneticileri olarak Kendinizi gündelik koşturmaca ve “yangın söndürmelerden” kurtardığınız zaman bütün bunları yapmaya da vaktiniz ve gücünüz olacak.
Finansal Dayanıklılığı Artırın
Bütün bunları sağlıklı şekilde yapabilmek ve gerekirse güçlü rakiplere karşı koyabilmek için kârlı çalışmak ve elde edeceğiniz kârlarla sermayelerini güçlendirmek zorunda olacaklar. Sığ bir sermaye ile uluslararası güçlü rakiplere karşı koymak mümkün değil.
Bu nedenle bugüne kadar sadece ürünlerini daha fazla geliştirmeye çalışan patronlar finans yönetiminden de iyi anlar hale gelmek zorunda olacaklar.
Doğru İnsan Kaynağı ve Danışmanlık Desteği
Bütün bu değişimi kendi başlarına yönetmek zor olacak. Mutlaka doğru ve tecrübeli elemanları almayı ve işlerini onlarla yönetmeyi öğrenmeleri gerekecek.
Yukarıda saydığımız değişimi gerçekleştirirken eksikliklerini alacakları doğru ve alanlarında tecrübeli elemanlarla ve alacak alacakları danışmanlıklarla tamamlamaları da başarılı olmalarını sağlayacak.
Sonuç
Dikkat ettiniz mi? Yeni pazarlar aramak zorunda kalacak olan güçlü rakiplerin Türkiye’ye gelmeleri durumunda ne yapmanız gerektiğinden başlayıp uluslararası bir firma haline gelmenizi sağlayacak bir dönüşümü ele aldık.
Firmanızın günden güne gelişip güçlendiğini görmek kesinlikle çok hoşunuza gidecek ve oyun sahanızın büyümesi şirketinize yeni fırsatlar çıkartacak.